Eyl
May
HİDAYET SOKAĞI
Sonu hidayet ile biten, hidayet sokakları olmalı okulumun. Girmeliyim edep tevazu ile hoşgeldinlerle karşılanmalıyım. Çevirip başımı bakışlarımı yakaladı DUHA Suresinin ayetleri. Anladım merhametli Rabbimin beni terk etmeyip bana darılmadığını. Ahiretin benim için dünyadan daha hayırlı olduğunu müjdeledi bana , ileride vereceği ihsanlar ile. Az ilerde Ra’d Suresi en yüksek seda ile seslendi: Kalplerin ancak Allah’ı anmakla huzur bulacağını anladım, ve kalbimin tek merheminin Rabbim olduğunu. Adım adım ilerledim okulumun Hidayet Sokağında. Vardım Nur Suresinin 52. ayetine. Öğrendim gerçek BAŞARININ Allah’a ve Resulüne itaat etmekle ve Allah’ a karşı gelmemekte olduğunu. Öyle değil miydi zaten ? Bütün rütbeler , mevkiler kabir kapısına kadar değil miydi? Anladım başarıdaki esrarlı gizemi. Sessiz adımlarım ile önündeyim Al-i İmran ve Bakara Suresi’nin. Meğer Rabbim tevekkül eden, sabreden, temiz kullarını ne de çok severmiş. Yüzümde garip bir tebessüm ile devam ettim. Hiç bitmesin hidayet sokağındaki adımlarım. Vardım Mülk Suresinin 3. Ayetine. Çıkardı beni gökyüzüne, bak tabaka tabaka yarattı gökyüzünü. Rahma’nın yaratışında hiçbir uyumsuzluk düzensizlik göremezsin, bir daha bak dedi. Hemen yamacında bana da bak dedi Nur Suresinin 44. ayeti. Şüphesiz basiret sahipleri için büyük bir hikmet vardı, Allah’ın geceyi ve gündüzü döndürmesinde. Rahmet hazinesinden bizim için çıkartmamış mıydı, Nur isminin tecellisi Ay ve Güneşi? Gök kubbeyi sayısız yıldızları ile de süslendirmemiş miydi? Oysa dünyada gerçek saadet Allah’a kul olmakta değil miydi? Hidayet Sokağının geldik sonuna, anladık edep ile girilince lütuf ile çıkılacağını. En büyük lütuf da ermek değil mi Hidayete?
Müellif: İmran YİĞİT, Şükran TURDU, ALİ COŞKUN
Yardım ve İşbirliği için Kardeş Okul Ahi Evran İHO’YA TEŞEKKÜR EDERİZ .